Müzik : Bluetech - Mezzamorpich
25 Aralık 2010 Cumartesi
23 Aralık 2010 Perşembe
22 Aralık 2010 Çarşamba
21 Aralık 2010 Salı
EDİ BÜDÜ STAYLA...
EDİ BÜDÜ STAYLA by HakanKaradeniz
Edi ile Büdü'nün diyaloglarını yıllar sonra dinlediğimde enteresan şeyler anlattıklarını fark ettim "inceden". Bu şekilde paylaşayım dedim...
Edi ile Büdü'nün diyaloglarını yıllar sonra dinlediğimde enteresan şeyler anlattıklarını fark ettim "inceden". Bu şekilde paylaşayım dedim...
19 Aralık 2010 Pazar
16 Aralık 2010 Perşembe
15 Aralık 2010 Çarşamba
13 Aralık 2010 Pazartesi
3 Aralık 2010 Cuma
21 Kasım 2010 Pazar
16 Kasım 2010 Salı
14 Kasım 2010 Pazar
7 Kasım 2010 Pazar
3 Kasım 2010 Çarşamba
2 Kasım 2010 Salı
31 Ekim 2010 Pazar
30 Ekim 2010 Cumartesi
28 Ekim 2010 Perşembe
İL EMNİYET MÜDÜRÜNÜN KIZINA DERS VERMEYE BAŞLADIM YA HER ŞEY ÇOK DEĞİŞTİ MERVE ...
'Otobüs içinde rahat rahat telefonla konuşan adam öz güveni'nden çok korkan ve o öz güven karşısında tir tir titreyen bir insanımdır... İçten içe bir hayranlık da beslediğim olmuştur kendilerine karşı… Ama hiç beklemediğim bir anda arkamdaki koltukta oturan adam, ben dahil olmak üzere bütün otobüs yolcularına bu özelliğini sunarsa, ben titremeyle, put gibi kilitlenip kalma arasında gider gelirim...
Aynen öyle oldu. Hiç beklemediğim anda arkamdaki adam, öz güvenini gözler önüne serdi... Bütün otobüs sakindi ama işte ben, a'dan z'ye her türlü sinir hastalığına sahip olduğumdan dolayı, bunu her zaman ki gibi biraz abartılı yaşadım... Titremeyle, kilitlenip kalma arasında gidip gelmek, garip bir görüntü ortaya çıkardığı için, bir kaç kişinin bakışlarını üzerimde hissettim... Sonra toplum baskısına dayanamayıp normal bir insan gibi camdan uzakları izliyormuş gibi yaptım. Kulağım tabiki adamdaydı sevgili gönül dostları...
“il emniyet müdürünün kızına ders vermeye başladım ya her şey çok değişti Merve” dedi…
Buradan anladım ki bu adam öğretmendi ve telefonun diğer ucundaki isim ise Merve…
“Tabi kızım ne sandın? Ercan’ı gördüm bu sabah evden çıkınca. Karşı sokaktaydı bu... İlk ben bunu görmezden geldim... Sonra bu el kol hareketi falan yaptı böyle... Yine görmezden geldim... Sonra çıktı geldi yanıma… ‘ne o la görmüyon bizi Topik’ dedi bana… Görülcek adam var, görülmeyecek adam var oğlum dedim ben de” diye devam etti ve yüksek desibelli güldü son söylediğine…
Ses tonundan Merve’yi etkilemek için olayların bazı ufak ayrıntılarında yalan söylediği belliydi. Ben bunu sezince biraz tiksindim bu adamdan ama öz güveni telefon konuşmasını uzattıkça benim gözümde o kadar büyüdü ki, tiksinti kalmamasının yanı sıra, bir ara otobüsten indikten sonra kendisinden imza istemeyi bile düşündüm… (kötü bir espri yapmak değil amacım bunu gerçekten düşündüm)
“Sonra gittim dersaneye oturuyoruz öğretmenler odasında… Şimdi bunların hepsi biliyo benim il emniyet müdürünün kızına ders vermeye başladığımı ama kimse bişey demiyo böyle… Sonra dayanamadı Selma, atladı ordan ‘ne o bugün pek bi havalısın’ diye, ben de ‘ya alışamadım tabi dersanede ders vermeye. Mevkisi olan insanlarla sohbet etmeye alışkın olduğumdan bi garibim bugün. Yakında valinin çocuğu da benden ders alacakmış öyle bi söylenti duydum’ dedim” dedi ve bi yüksek desibelli kahkaha daha fırlattı…
Sonra bir müddet sanırım Merve konuştu ve o da sessiz bir şekilde dinledi.
Sonra “Tamam şimdi ben bi kampüse çıkıyorum ufak bir işim var onu halledip geri dersaneye döncem. Akşama yapalım bi şeyler” dedi ve telefonu kapattı.
Sonra “Tamam şimdi ben bi kampüse çıkıyorum ufak bir işim var onu halledip geri dersaneye döncem. Akşama yapalım bi şeyler” dedi ve telefonu kapattı.
Sonunda bitmişti öz güven şov. Kalabalığın gürültüsüne daldım bir müddet... Aradan çok da bir zaman geçmeden yine aynı ses “Le le Sakine. Niye gittin tütüne? Gel beraber kaçalım. Bak gidiyor makine” dedi. 'Başka bir telefon konuşmasına mı geçti acaba?' diye düşündüm... Zaten yeterince uzun konuşup beni kendisine hayran bırakmıştı. Yeni bir telefon konuşması yaparsa eğer, bu sefer gerçekten cebimdeki bütün paramı ve telefonumdaki bütün kız numaralarını ona verecektim, "ben bunları mundar ederim, al sen nasıl istiyorsan öyle yap" diyerek... Dayanamadım ve sanki arka taraflarda bir arkadaşım oturuyormuş da ona bakıyormuşum gibi yaparak kafamı arkaya çevirip yan gözle adama baktım.
Telefonla konuşmuyord ama bambaşka akıl alıcı bir şey peşindeydi. Kafasını cama yaslamış şarkı söylüyordu…
O an anladım ki bu adam 'otobüste telefonla rahatça konuşma öz güveni'nin anasını s.kmiş, hatta sadece onunla kalmamış, 'otobüs içinde şarkı mırıldana mırıldana giden adam öz güveni' diye bir şey yaratmış…
Ee, benim bu kadar sinir hastalığım varken bu denli bir öz güven görünce haliyle çok sinirlendim. Bu sefer ikileme düşmedim.
Direk titremeye başladım.
Şu an hala gözüm seyriyor…
Telefonla konuşmuyord ama bambaşka akıl alıcı bir şey peşindeydi. Kafasını cama yaslamış şarkı söylüyordu…
O an anladım ki bu adam 'otobüste telefonla rahatça konuşma öz güveni'nin anasını s.kmiş, hatta sadece onunla kalmamış, 'otobüs içinde şarkı mırıldana mırıldana giden adam öz güveni' diye bir şey yaratmış…
Ee, benim bu kadar sinir hastalığım varken bu denli bir öz güven görünce haliyle çok sinirlendim. Bu sefer ikileme düşmedim.
Direk titremeye başladım.
Şu an hala gözüm seyriyor…
23 Ekim 2010 Cumartesi
18 Ekim 2010 Pazartesi
15 Ekim 2010 Cuma
13 Ekim 2010 Çarşamba
12 Ekim 2010 Salı
9 Ekim 2010 Cumartesi
7 Ekim 2010 Perşembe
6 Ekim 2010 Çarşamba
4 Ekim 2010 Pazartesi
1 Ekim 2010 Cuma
30 Eylül 2010 Perşembe
Bülent Yiğit sıkı takipçinim oğlum. Fanınım laan!
SENİ ALIR DAĞLARA ÇIKAR, SAÇINDAN TUTUP BELİNİ SIKAR, YUMULUP DUDAKLARINA, SEBAHA GADEAR...
26 Eylül 2010 Pazar
25 Eylül 2010 Cumartesi
24 Eylül 2010 Cuma
23 Eylül 2010 Perşembe
21 Eylül 2010 Salı
20 Eylül 2010 Pazartesi
19 Eylül 2010 Pazar
18 Eylül 2010 Cumartesi
15 Eylül 2010 Çarşamba
10 Eylül 2010 Cuma
7 Eylül 2010 Salı
5 Eylül 2010 Pazar
4 Eylül 2010 Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)